-
1 yürüyüşe çıkmak
вы́йти на прогу́лку -
2 yürüyüşe çıkmak
v. hike, go for a walk, take a walk -
3 yürüyüşe çıkmak
to go for a walk -
4 take a walk
yürüyüşe çıkmak, dolaşmak, dolaşmaya çıkmak, hava almak, hava almaya çıkmak, gezinmek -
5 take a walk
yürüyüşe çıkmak, dolaşmak, dolaşmaya çıkmak, hava almak, hava almaya çıkmak, gezinmek -
6 strech one's legs
yürüyüşe çıkmak, bacaklarını çalıştırmak -
7 strech one's legs
yürüyüşe çıkmak, bacaklarını çalıştırmak -
8 hike
n. yürüyüş, gezinti, uzun yürüyüş, yükselme, yukarıya çıkma————————v. yürümek, dolaşmak, gezmek, gezinti yapmak, yürüyüşe çıkmak, yukarı çekmek* * *1. kırlarda yürüyüşe çık (v.) 2. yürüyüş (n.)* * *1. noun(a long walk, usually in the country: twenty-mile hike.) uzun kır yürüyüşü2. verb(to go on a hike or hikes: He has hiked all over Britain.) kırda uzun yürüyüşe çıkmak- hiker -
9 go for a walk
gezintiye çıkmak, gezmeye gitmek, yürüyüşe çıkmak, dolaşmak, dolaşmaya çıkmak, gezinti yapmak, gezinmek, gezmeye çıkmak -
10 go for a walk
gezintiye çıkmak, gezmeye gitmek, yürüyüşe çıkmak, dolaşmak, dolaşmaya çıkmak, gezinti yapmak, gezinmek, gezmeye çıkmak -
11 yürüyüş
yürüyüş Gang m, Gangart f; Schritt m; Fortbewegung f; Marsch m, POL Protestmarsch m;gösteri yürüyüşü POL Demonstration f;yürüyüş emri Marschbefehl m;yürüyüş kolu Marschkolonne f;yürüyüş yapmak einen Spaziergang machen; einen Protestmarsch durchführen;yürüyüşe çıkmak spazieren gehen;yürüyüşe geçmek sich auf den Marsch machen, losmarschieren -
12 yürüyüş
похо́дка (ж) ше́ствие (с)* * *1) ходьба́2) похо́дка; аллю́р3) марш; похо́д тж. воен.yürüyüş emri — прика́з на марш
yürüyüş yapmak — а) соверша́ть марш проте́ста; б) соверша́ть прогу́лку (утреннюю пробежку и т. п.)
•• -
13 поход
м1) ( передвижение) yürüyüş; seferвы́ступить в похо́д — yürüyüşe çıkmak
2) ( военная кампания) seferкресто́вые похо́ды — haçlı seferleri
3) gezi; yürüyüşшко́льные похо́ды — okul gezileri
-
14 ramble
n. gezinme————————v. başıboş gezmek, boş boş dolaşmak, yayılmak, abuk sabuk konuşmak, ipsiz sapsız konuşmak, yayılıp büyümek (bitki), kıvrılarak uzanmak (nehir), konuyu dağıtmak* * *1. avare dolaş (v.) 2. gezinme (n.)* * *['ræmbl] 1. verb1) (to go for a long walk or walks, usually in the countryside, for pleasure.) yürüyüşe çıkmak2) (to speak in an aimless or confused way.) şaşkın şaşkın konuşmak, ipe sapa gelmez lâflar etmek2. noun(a long walk, usually in the countryside, taken for pleasure.) kırlarda dolaşma- rambler- rambling
- ramble on -
15 machen
machen ['maxən]I vt1) ( tun) yapmak, etmek;eine Bemerkung \machen bir söz etmek;einen Spaziergang \machen gezinti yapmak, yürüyüşe çıkmak;er macht mir den Garten benim için bahçeyi yapıyor; ( Kräuter) ufalamak;ich will es kurz \machen kısa keseceğim;wird gemacht! yapılacak!;gut gemacht! iyi yaptın!;ein Spiel \machen maç yapmakdas lässt sich \machen bu yapılabilir;was soll man \machen? ne yapalım?;da ist nichts zu \machen yapılacak bir şey yok;was \machen Sie beruflich? meslek olarak ne yapıyorsunuz?;was macht dein Bruder? ağabeyin [o erkek kardeşin] ne yapıyor?;lass mich nur \machen! bırak da ben yapayım!;mach's gut! ( fam) ( Abschiedsgruß) eyvallah!;warum lässt du das mit dir \machen? niçin bunu kendine yaptırtıyorsun?;ins Bett/in die Hose \machen ( fam) yatağa/donuna yapmakein Foto \machen fotoğraf çekmek;sie ließ sich beim Friseur/von einer Freundin die Haare \machen kuaföre/kız arkadaşına saçlarını yaptırdı;dafür ist er wie gemacht onun için biçilmiş kaftan3) ( Lärm) yapmak;Eindruck \machen izlenim bırakmak;einen Fleck auf etw \machen bir şeyin üzerini leke etmek;macht nichts! ( fam) ziyanı yok!, fark etmez!;was macht das schon? bu ne fark eder ki?das macht mich nervös/verrückt bu beni sinir/deli ediyor;jdm etw leicht \machen birine bir şeyde kolaylık göstermek;jdm das Leben zur Hölle \machen birinin hayatını zehir etmek;Joggen macht fit jogging insanı zindeleştirirwas macht das? bu, ne tutuyor?das macht zusammen 14 bunlar, birlikte 14 eder, hepsi 14 ederII vrsich \machensich hübsch \machen süslenmek;sich lächerlich \machen maskara olmak, kendini gülünç duruma düşürmek;sich beliebt \machen kendini sevdirmek ( bei -e);sich verständlich \machen derdini anlatmak;\machen Sie sich's bequem! rahatınıza bakın!3) ( passen)sich gut \machen iyi durmak4) ( beginnen)sich an die Arbeit \machen iş başı yapmak;sich auf den Weg \machen yola koyulmak5) ( sich bereiten)\machen Sie sich nur keine Umstände wegen mir! benim yüzümden zahmet etmeyiniz!;6) ( fam)sie macht sich nichts aus Eis dondurmadan hoşlanmaz -
16 hike
(kirda) uzun yürüyüs,uzun yürüyüse çikmak -
17 walk out
çıkıp gitmek, çıkmak, ayrılmak, bırakmak, yürüyüşe çıkarmak, dolaştırmak, çekilmek, protesto için terketmek, grev yapmak* * *yürü
См. также в других словарях:
yürüyüşe çıkmak — dolaşmaya, gezintiye çıkmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
yürüyüş — is. 1) Yürüme işi veya biçimi 2) Spor amacıyla yapılan yürüme Her sabah bir saat yürüyüş yaparım. 3) Bir olayı protesto etmek, bir konuya dikkati çekmek amacıyla topluca yürüme Gösteri yürüyüşü. 4) ask. Birliklerin bir yerden başka bir yere… … Çağatay Osmanlı Sözlük