Перевод: со всех языков на все языки

со всех языков на все языки

yürüyüşe çıkmak

  • 1 yürüyüşe çıkmak

    вы́йти на прогу́лку

    Türkçe-rusça sözlük > yürüyüşe çıkmak

  • 2 yürüyüşe çıkmak

    v. hike, go for a walk, take a walk

    Turkish-English dictionary > yürüyüşe çıkmak

  • 3 yürüyüşe çıkmak

    to go for a walk

    İngilizce Sözlük Türkçe > yürüyüşe çıkmak

  • 4 take a walk

    yürüyüşe çıkmak, dolaşmak, dolaşmaya çıkmak, hava almak, hava almaya çıkmak, gezinmek

    English-Turkish dictionary > take a walk

  • 5 take a walk

    yürüyüşe çıkmak, dolaşmak, dolaşmaya çıkmak, hava almak, hava almaya çıkmak, gezinmek

    English-Turkish dictionary > take a walk

  • 6 strech one's legs

    yürüyüşe çıkmak, bacaklarını çalıştırmak

    English-Turkish dictionary > strech one's legs

  • 7 strech one's legs

    yürüyüşe çıkmak, bacaklarını çalıştırmak

    English-Turkish dictionary > strech one's legs

  • 8 hike

    n. yürüyüş, gezinti, uzun yürüyüş, yükselme, yukarıya çıkma
    ————————
    v. yürümek, dolaşmak, gezmek, gezinti yapmak, yürüyüşe çıkmak, yukarı çekmek
    * * *
    1. kırlarda yürüyüşe çık (v.) 2. yürüyüş (n.)
    * * *
    1. noun
    (a long walk, usually in the country: twenty-mile hike.) uzun kır yürüyüşü
    2. verb
    (to go on a hike or hikes: He has hiked all over Britain.) kırda uzun yürüyüşe çıkmak

    English-Turkish dictionary > hike

  • 9 go for a walk

    gezintiye çıkmak, gezmeye gitmek, yürüyüşe çıkmak, dolaşmak, dolaşmaya çıkmak, gezinti yapmak, gezinmek, gezmeye çıkmak

    English-Turkish dictionary > go for a walk

  • 10 go for a walk

    gezintiye çıkmak, gezmeye gitmek, yürüyüşe çıkmak, dolaşmak, dolaşmaya çıkmak, gezinti yapmak, gezinmek, gezmeye çıkmak

    English-Turkish dictionary > go for a walk

  • 11 yürüyüş

    yürüyüş Gang m, Gangart f; Schritt m; Fortbewegung f; Marsch m, POL Protestmarsch m;
    gösteri yürüyüşü POL Demonstration f;
    yürüyüş emri Marschbefehl m;
    yürüyüş kolu Marschkolonne f;
    yürüyüş yapmak einen Spaziergang machen; einen Protestmarsch durchführen;
    yürüyüşe çıkmak spazieren gehen;
    yürüyüşe geçmek sich auf den Marsch machen, losmarschieren

    Türkçe-Almanca sözlük > yürüyüş

  • 12 yürüyüş

    похо́дка (ж) ше́ствие (с)
    * * *
    1) ходьба́
    2) похо́дка; аллю́р
    3) марш; похо́д тж. воен.

    yürüyüş emri — прика́з на марш

    yürüyüş yapmak — а) соверша́ть марш проте́ста; б) соверша́ть прогу́лку (утреннюю пробежку и т. п.)

    ••

    Türkçe-rusça sözlük > yürüyüş

  • 13 поход

    м
    1) ( передвижение) yürüyüş; sefer

    вы́ступить в похо́д — yürüyüşe çıkmak

    кресто́вые похо́ды — haçlı seferleri

    3) gezi; yürüyüş

    шко́льные похо́ды — okul gezileri

    Русско-турецкий словарь > поход

  • 14 ramble

    n. gezinme
    ————————
    v. başıboş gezmek, boş boş dolaşmak, yayılmak, abuk sabuk konuşmak, ipsiz sapsız konuşmak, yayılıp büyümek (bitki), kıvrılarak uzanmak (nehir), konuyu dağıtmak
    * * *
    1. avare dolaş (v.) 2. gezinme (n.)
    * * *
    ['ræmbl] 1. verb
    1) (to go for a long walk or walks, usually in the countryside, for pleasure.) yürüyüşe çıkmak
    2) (to speak in an aimless or confused way.) şaşkın şaşkın konuşmak, ipe sapa gelmez lâflar etmek
    2. noun
    (a long walk, usually in the countryside, taken for pleasure.) kırlarda dolaşma
    - rambling
    - ramble on

    English-Turkish dictionary > ramble

  • 15 machen

    machen ['maxən]
    I vt
    1) ( tun) yapmak, etmek;
    eine Bemerkung \machen bir söz etmek;
    einen Spaziergang \machen gezinti yapmak, yürüyüşe çıkmak;
    er macht mir den Garten benim için bahçeyi yapıyor; ( Kräuter) ufalamak;
    ich will es kurz \machen kısa keseceğim;
    wird gemacht! yapılacak!;
    gut gemacht! iyi yaptın!;
    ein Spiel \machen maç yapmak
    das lässt sich \machen bu yapılabilir;
    was soll man \machen? ne yapalım?;
    da ist nichts zu \machen yapılacak bir şey yok;
    was \machen Sie beruflich? meslek olarak ne yapıyorsunuz?;
    was macht dein Bruder? ağabeyin [o erkek kardeşin] ne yapıyor?;
    lass mich nur \machen! bırak da ben yapayım!;
    mach's gut! ( fam) ( Abschiedsgruß) eyvallah!;
    warum lässt du das mit dir \machen? niçin bunu kendine yaptırtıyorsun?;
    er wird es nicht mehr lange \machen ( fam) ( sterben) günleri sayılı;
    nun mach schon! ( fam) ( beeilen) haydisene!;
    mach, dass du wegkommst! ( fam) çek arabanı!;
    ins Bett/in die Hose \machen ( fam) yatağa/donuna yapmak
    2) ( herstellen) yapmak; ( anfertigen) yapmak; ( Speisen) hazırlamak; ( Licht) yakmak;
    ein Foto \machen fotoğraf çekmek;
    sie ließ sich beim Friseur/von einer Freundin die Haare \machen kuaföre/kız arkadaşına saçlarını yaptırdı;
    dafür ist er wie gemacht onun için biçilmiş kaftan
    3) ( Lärm) yapmak;
    Eindruck \machen izlenim bırakmak;
    einen Fleck auf etw \machen bir şeyin üzerini leke etmek;
    macht nichts! ( fam) ziyanı yok!, fark etmez!;
    was macht das schon? bu ne fark eder ki?
    das macht mich nervös/verrückt bu beni sinir/deli ediyor;
    das Kleid macht ( sie) alt bu giysi onu ihtiyarlaştırıyor [o yaşlı gösteriyor];
    jdm etw leicht \machen birine bir şeyde kolaylık göstermek;
    jdm das Leben zur Hölle \machen birinin hayatını zehir etmek;
    Joggen macht fit jogging insanı zindeleştirir
    5) ( fam) ( kosten) tutmak;
    was macht das? bu, ne tutuyor?
    6) ( fam) ( ergeben) etmek;
    das macht zusammen 14 bunlar, birlikte 14 eder, hepsi 14 eder
    II vr
    sich \machen
    sich hübsch \machen süslenmek;
    sich lächerlich \machen maskara olmak, kendini gülünç duruma düşürmek;
    sich lustig \machen eğlenmek ( über ile), alaya almak ( über -);
    sich beliebt \machen kendini sevdirmek ( bei -e);
    sich verständlich \machen derdini anlatmak;
    \machen Sie sich's bequem! rahatınıza bakın!
    2) ( fam) ( gedeihen) büyümek
    3) ( passen)
    sich gut \machen iyi durmak
    4) ( beginnen)
    sich an die Arbeit \machen iş başı yapmak;
    sich auf den Weg \machen yola koyulmak
    \machen Sie sich nur keine Umstände wegen mir! benim yüzümden zahmet etmeyiniz!;
    sich dat falsche Hoffnungen \machen boşuna umutlanmak
    6) ( fam)
    sich dat nichts aus etw \machen bir şeyi hiç umursamamak;
    sie macht sich nichts aus Eis dondurmadan hoşlanmaz

    Wörterbuch Deutsch-Türkisch Kompakt > machen

  • 16 hike

    (kirda) uzun yürüyüs,uzun yürüyüse çikmak

    English to Turkish dictionary > hike

  • 17 walk out

    çıkıp gitmek, çıkmak, ayrılmak, bırakmak, yürüyüşe çıkarmak, dolaştırmak, çekilmek, protesto için terketmek, grev yapmak
    * * *
    yürü

    English-Turkish dictionary > walk out

См. также в других словарях:

  • yürüyüşe çıkmak — dolaşmaya, gezintiye çıkmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • yürüyüş — is. 1) Yürüme işi veya biçimi 2) Spor amacıyla yapılan yürüme Her sabah bir saat yürüyüş yaparım. 3) Bir olayı protesto etmek, bir konuya dikkati çekmek amacıyla topluca yürüme Gösteri yürüyüşü. 4) ask. Birliklerin bir yerden başka bir yere… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Поделиться ссылкой на выделенное

Прямая ссылка:
Нажмите правой клавишей мыши и выберите «Копировать ссылку»